8 Ekim 2013 Salı

Bir şişmanın dramı..

Evet kilo almak bir sanatsa en baba sanatçı karşınızda..

6 yaşına kadar çıtır, güzel bir kızdım, zayıftım ama kopacak gibi değildim tabi.. Minyon hiç bir zaman olmadım..
Sağdaki benim..


Ne zaman ilkokula başladım, evimizde çalışan kızların okuldan geldiğimde bana hazırladıkları yarım ekmek ( içinde ne ararsan var )  akşam üzeri atıştırmalığı  ve apartmanımızın altına açılan tekelden aldığım cips ve ice tea ler şişmanlama potansiyelimin ilk adımlarını atmama zemin hazırladı..

Babamın genleri minnacık vücudumda ağır bastığından ötürü bir haftada 5 kilo alabilen bir bünyeye sahip bir çocuk ve genç kız olarak en önemli yaşlarımı bilinçsizce yiyerek geçerdim..

Ne bulsa yer tanımı tam da bana göre, yaşamak için yememek adeta yemek için yaşamak...
Tok olsam da önüme koyulanı yiyebilme özelliğim beni 2004 yılında 104 kiloya kadar çıkardı. Artık erkek reyonunda alışveriş yapıyor, kendime hiç bakmıyor, kaşlarımı bile almıyordum. Sapsarı röfleli saçlarımı boyatmıyordum ki aynada kendimi gördüğümde tiksineyim, kendimden nefret edeyim ve yemek yemeyeyim.. 2004 yılına kadar hızla kilo almam sonucu psikolojisi bozuk, herkesle çatışan, içinde aslında modaya acayip meraklı gezmeyi, giyinmeyi ve sosyalliği seven bir genç kız barındıran  ancak tutumları tamamen bu karakterle zıt bir profil çizen çok çirkin bir genç kız oluvermiştim.

Ah ne ağlardım geceleri uyumadan, üstüme giyecek bir şey bulamadığımda ya da arkadaşlarımla istediğim yere üstüme giyecek kıyafet bulamadığımdan ötürü gidemediğimde.. Çevreme kiloma takık göstermezdim kendimi, kendimle barışık zannederlerdi beni ama bir bilselerdi içimi,  kaç defa durup duruken bilinç altımda bacaklarımı karnımı ekmek bıçağıyla kestiğimi hayal ederken kendimi bulduğumu, ah bir bilseler... Annemin kilo vereyim diye çabaları, döktüğü paralar, hırsla azimle başlanan ama  sonrası bir burger king menüsüne yada abimin yaptığı enfes makarnalara kurban ettiğim diyetlerim... 2004 yılında kendimden nefret etmem üzerine 1 sene boyunca deli gibi diyet ve yürüyüşle verilen 35 kilo sonrası yapılan ilk röfle, alınan kaşlar ve alışveriş hayatımda ender yaşadığım genç kızlık mutluklarımın başında geliyordu...



Arkadaş çevrem genişlemiş, beğenilen bir insan olmuş artık dekolte nedir öğrenmiştim. Alışveriş yapmak zevkliydi çünkü hayal kırıklığı ile sonuçlanmıyordu. Ama kaldı öyle. Kilo verdim ve balık etli oldum ( asla zayıf değil) fikri diyeti bıraktırdı bana.. Neyle sizce? Tabi ki Burger King menüsü aynı kiloları almama vesile olan diyet katliamımı başlattı.  1 senede verdiğim  kiloları 5 er 5 er aldım hemde 7-8 ayda..

Sonrası hep hüsran.. Şu zamana kadar toplasanız 100 kilo alıp vermişimdir hayatım boyunca.. Bu alış-verişlerin bana bıraktığı derin yarıklar, çatlaklar sadece işin görünen kısmı.. Görünmeyen kısmı ise yüreğimdeki, ruhumdaki çatlaklar.. Hiç bir zaman güzel olamamak, güzel giyinememek, hep karın yağlarını ve bacakları gizlemeyi amaçlama, bu amaç uğrunda saçma sapan kıyafetler giyme, dekolte tadını aldığım için göğüs dekoltesi veren bir balinaya dönüşme.. Kendimi güzel zannediyormuşum o zamanlar ama fotoğraflara bakınca ne kadar vahim bir durumdaymışım diyorum..

Yemek yemek bir saplantı.. Yedikçe kilo alıp hayattan kopuyorsunuz, hayatta koptukça daha çok yiyorsunuz.. Sürekli başlayıp bitirdiğim diyetler iradesizliğimin bir numaralı örneği oldu. Bu nedenle kimse kilo verebileceğime inanmıyor hala..

Benim o zamanlara ait hiç bir boy fotoğrafım yok biliyor musunuz?  Ne acı.. Hepsi benim tarafımdan çekilmiş  surat fotoğrafları, biraz telefonu yukarı kaldırır açılı çekerdim ki gıdığım çıkmasın yüzüm daha ince çıksın.. 105 kiloyken bile kendimi 55 60 kilo gösteren fotoğraflar çekebilme hususunda kimse elime su dökemezdi.. Bununla övünürdüm,, Bu bile ne acı değil mi?

Sonrasında bir daha hiç o denli ciddi bir şekilde diyet uygulamadım. Spora gidip kilo vermesem de inceldiğim oldu ama kilolar hep 80 - 85 - 78 filandı.

Beni bu halimle bile beğenen canım eşim, her ne kadar içinden zayıf olmamı çok iste de ona sevgimi ona olan aşkımı ilk plana koyarak fiziğime hiç dikkat etmedi, beni böyle de sevdi..

Kilolu hanımlar kızabilir, ne yani bu halimle derken o ne demek?

Siz bilir misiniz ki  bir erkek için fizik ne kadar önemlidir? Eşiniz yada sevgiliniz sizi böyle sevse bile sizin zayıf olmanız için inanın bir çok şeyden vazgeçebilirler.. Zayıflık demek sağlık demektir, zayıflık demek güzellik demektir, zayıf kadın demek mutlu kadın demektir.. Mutlu kadın eşini mutlu eden kadın demektir.. Çok bilirim kilo aldığım, üstüme kıyafet sıkıntısı çektiğim için sevgiliyken kocama nedensiz trip attığımı, mutsuz olduğumu, başka şeylere bozulmuş gibi gözüküp ağladığımı.. Biliyordu o, benim bu halimle ne kadar mutsuz olduğumu biliyordu hep eşim.. Kilomu hiç laf etmedi ama hep arzu etti.. Zayıf , ruhsal ve fiziksel olarak sağlıklı bir kadın olmamı çok arzu etti.

Beni o halimle isteyip evlenen benimle bir yuva kuran eşim için zayıflamayayım da kimin için zayıflayayım? Evet önce kendim için ama bizim hayatlarımız bir. Ben demek o demek, benim mutluluğum demek onun mutluluğu demek, o daha mutlu olacak ki beni daha çok mutlu edecek demek..

Doğumla gelen 35 kilo.. 108 kilo girdim ben doğuma.. Ne dönebiliyordum ne rahat tuvaletimi yapabiliyordum. Evet içimde can taşıyordum ama canımdan can gidiyordu her yataktan kalkarken.. Kilonun bana bir tane artısını söylesenize..

Eksilerini sayalım mı? Bence vakit yetmez.. 3,5 ay emzirdim ve baktığınızda hamilelik öncesi kiloma bile düşemedim, şişko hamile kaldığım halde..

Şimdi bana yeni bir hayat gerek, yeni bir nefes.. Yağsız bir bedene daha sağlıkla çekilen nefesler gerek..  Oğlum var benim! Beni seven kocam var, ben neden böyle olayım?

Ruhumdaki parçalanmışlıkları artık düzeltmem lazım.. İnsanın kendisiyle çelişkileri, kendini kırmaları inanın düzeliyor, başkasının kırışları kırılmış vazo misali onarılmıyor ama kendime ettiğim haksızlığı, bedenime, ayaklarıma, gençliğime, kadınlığıma, ruhuma ettiğim haksızlığı eminim ki vereceğim kilolarla onaracağım.. Ben bambaşka bir Ece olacağım.

Bunu hayatımda hak eden beni gerçekten seven insanlar var.. Ben artık merdiven çıktığımda nefes nefese kalmak istemiyorum, herkesle aynı hareketleri yapıp herkesten çok terlemek istemiyorum.
Herkes kadar yesem bile "aa hem şişko hem ne çok yiyor" bakışlarını görmek istemiyorum. Siz o bakışları bilemezsiniz.. Bana sakın ruh hastası muamelesi yapmayın ama ben biliyorum, her şeyi seziyorum.   En yakınlarımın bile yeri geldiğinde benim için üzüldüğünü çok iyi biliyorum. Ben artık güzel giyinmek istiyorum, ben artık renkli giyinmek istiyorum, ben artık bir kıyafeti beğendiğimde denemeden de almak istiyorum.. Esasında çoğu insan için ne kadar sıradan ve kolay şeyler istiyorum değil mi..


İlerde oğlumun da benim için üzülmesini istemiyorum.. 

İnşallah çıktığım bu yolda başarıya ulaşacağım, başarılarımı sizlerle paylaşacağım..

Devamı gelecek..





5 yorum:

  1. Ben inanıyorum başaracağına

    YanıtlaSil
  2. Bunları durustce yazman bile kendinle barisik olmanin isareti o yüzden yaparsin inanıyorum

    YanıtlaSil
  3. Seni instagramdan tanıyıp sevdim. Aslında son 20 yıldır 5 kilo fazlası olan biri olsamda hep obez psikolojisiyle yaşadım. O yüzden yazdıklarında ben de kendimden çok şey buldum ve seni kendime çok yakın hissettim. Tüm açık sözlüğünle kimse bilmesin istenilen şeyleri herkese haykırabiliyorsun.

    YanıtlaSil
  4. 67 Kilonun yukarısına hiç çıkmadığım halde o kadar çok kilolu olduğumu ima ederek konuşanlar çıktı ki karşıma. Ve 67 kiloyken bile istediğim kıyafetleri giyemez oldum. Baya baya gardolabımdaki kıyafetler bile artık bana olmamaya başlamıştı. Eğer şimdi hızla ilerleyen kilolarıma bir dur demeyi başaramasaydım ilerde nasıl bir halde olacağımı tahmin etmek hiç güç değil. 1 Ay gibi bir sürede 63 kiloya indim. Bel bölgemdeki yağlar yarı yarıya azaldı. Bu süreçte sizi takip etmek de benim için çok güzeldi. Siz edebiyat öğretmenisiniz ben de kitap yazarıyım. Bir gün tanışabilme ümidiyle... :)

    YanıtlaSil