Doğuma 108 kilo girmiş biri olarak emzirmem de bittiğine göre en acilinden diyete başlamam lazımdı... Evet lazımdı ama yaşasın yemek yemek şeklinde takılan bir insan evladı olarak, ne yapabilirdim?
Hayatımda yaptığım tüm diyetleri toplasan 100 kilo alıp vermiş biri olarak klasik bir diyet uygulamak istemiyordum,sabrım yoktu o kadar..
Facebookta benimle zayıflayanlar ( Dukan olsun olmasın) sayfasını görene kadar aklıma dukan amca gelmemişti. Orda danıştığım bir kaç kişi ve yazılan yazılar araştırmalarım sonucu bir kitap edinmeye karar verdim.. Başladım okumaya tam benlik geldi..
Proteinsiz yaşayamam ben ( ki karbonhidratsız ve sebzesiz, meyvesiz de öle.. ne de olsa çok acı ama obez kategorisinde çıkıyor ölçümlerim ) tamamdır dedim. Başlayacağım.
Açık söylemek gerekirse maliyetli bir diyet.. Migrosa girip çıkman 1 haftalık sadece dukan mönüleri için 170-200 TL arası ama napalım artık Efekan'ın annesi olarak sağlıklı ve fit olmam gerekiyor.
Var mısın Ece dedim, varım dedi kalbim.. Beynime söz geçirme çabalarındayım..
O sayfadaki hanımlar bana çok yardımcı oldular, özellikle kurucusu Melis Hasırcı Tezcan'ın bloğu ( http://oncekadinsonraanne.blogspot.com/) şahane hırslandırdı beni.. Keza kilo veren hanımların koydukları önce-sonra fotoğrafları da öyle.. İlkay'ın mutfağından (http://www.ilkayindukanlezzetleri.com/) şahane yemek tarifleri öğreniyorum bir de sayfada Diyetcan Kuzusu diye bir hanım var pek bir maharetli tüm yazdığı tarifleri not ediyorum inşallah bir gün işten ve Efekan'dan vakit bulup yaparım.
Umarım başaracağım.. Başladığım kiloyu şimdilik söylemeyeceğim çünkü çok fazla ( kompleksliyim ne acı ki :).. Tahmini 25-30 kilo vermem gerek diyeyim, gerisini siz düşünün bulun ama başaracağım. Yulaf kepeğimle yaptığım ekmekler, light süt ürünlerim ve etlerimle atak bitti 4 kilo verdim bile.. Cumartesi günü düğünde yaptığım kaçamaklara rağmen.. Dukan testine göre 12.03.2014 tarihinde taş gibi olacakmışım.. Bakalım Allah yardımcım olsun.. Az bir süre denemeye değer, hem sonunda eşimle girdiğim iddia var.
Yılbaşına kadar 15 kilo verirsem seneye yaz süper bir tatil beni bekliyor..
Atak 6 gün sonunda diyete adapte oldum şuan 1 gün protein -sebze ( ps ) bir gün saf protesin ( sp) aşamasındayım ve önümde 163 gün var!
Yapar mıyım? Tabikiiiiiiiii yaparım, ben kadınım çok güçlüyüm.. Evet şişmanım ama zayıf olmak da olsun kaderimde.. Şişmanlığın ne zorlukları var bir bilseniz.. Hayatı nasıl etkiliyor.. Bırakın sağlığı istediğini giyememek, giyemediğin için bazen istediğin yerlere gidememek bile var bu lanet şişmanlığın arkasında.. Mutlu şişman yoktur arkadaşım varsa da kendini kandırıyordur. En büyük yalanda ama kilo sana yakışıyor, yüzün güzel yalanıdır.. Yemeyiinn öylee değil, bir zayıflayın o zaman görün güzelliği.. Bir de kilosundan ötürü yaşlı görünen genç bir anne olmak istemiyorum.. Oğlumla oynarken nefes nefese kalmak istemiyorum. Ben sağlıklı olmalıyım ki o sağlıklı olsun ben sağlıklı beslenmeliyim ki o sağlıklı beslensin.. Ona örnek olmak, onun önünde dik ve sağlıklı yürümek tek hedefim.. He kocamın beni daha çok beğenmesi isteği de yok değil , seni her halinle beğeniyorum dese de :)
Yani öle hanımlar şimdilik her şey yolunda ufak bir kaçamak dışında.. tavsiye eder miyim? Henüz edemem, durun bir ben bakiyim durum nedir? Sağlığım bozulacak mı?
İnşallah şu çocukluğumdan beri ayaklarıma ve bedenime yaptığım eziyeti irademle sona erdiririm de her şey güzel olur ben mutlu olurum, ben mutlu olunca eşim ve oğlumda mutlu olur..
ARTIK KENDİMİ SEVMEK İSTİYORUM...
30 Eylül 2013 Pazartesi
Ağlama oğlum..
Ağlama oğlum, ağlama annem, ağlama can parem..
Sen ağladığında benim yüreğim yanar, içimi tarifsiz bir acı kaplar..
Sen ağladığında durur dünya, güzel hiç bir şey kalmaz kainatta!
Ağlama bebeğim, ağlama nefesim..
Sen ağladığında kesilir nefesim, sıkışır kalbim..
Sen hiç acı çekme, hiç bulmasın acılar seni, üzüntüler, kederler...
Biraz önce anneannenle konuştum, onunlasın gündüzleri.. Seni sıcacık yatağında sabahları nasıl içim kan ağlayarak bırakıyorum bir bilsen..
Çalışan anneyim lanet olsun.. Çalışmak zorunda olan anneyim sırf senin geleceğin için.. Sen ağlıyordun arkadan, içim yandı, tüylerim ürperdi.. Meğer karnın ağrıyormuş, kakanı yapamamışsın.. Tüm dünya meselelerinden daha önemli şuan benim için kaka yapman.. Bunu ilerde sen de baba olduğunda anlayacaksın inşallah..
Bana derlerdi anne olunca anlarsın, meğer ne haklılarmış.. Kokusuna kurban olduğum, göz yaşına dünyaları yerinden hoplatacağım, yakacağım canım oğlum! Sen hiç ağlama, hiç üzülme, hiç canın yanmasın..
Senin canın yanarsa benim içim yanar.. Senin canın yanarsa benim kalbim ağlar, elim kolum tutmaz..
Çok güzel bakılıyorsun, tek avuntum bu.. Sensiz kalmamı kolaylaştıracak elbet hiç bir şey yok yer yüzünde ama acımı hafifleten tek şey emin ellerde olman..
Belki en özel anlarında yanında olamayacağım.. Belki ilk defa bana değil, boşluğa diyeceksin "Anne" kelimesini ve ben duyamayacağım, belki ilk adımında elinden tutan ben olamayacağım ama ilerde sırf sen daha rahat et diye şuan senden uzak kalmam.. Bir teraziye koysam seninle olup sana daha daha iyi bir hayat yaşatamamak mı yoksa seninle olmayıp sana daha iyi bir hayat yaşatmak mı?
İnan cevabını şuan bilmiyorum annem ama sadece seninle olmak istiyorum. İlk uyandığında kulaklarınla oynayıp nazlanmalarını, gülücüklerini, sonra acıktığında biberona saldırışlarını çok arıyorum bu iş yeri masasında, senden çok uzakta..
Sen ağlama bal böceğim, yüreğimi dağlama..
Ağlama ki annen mutlu olsun, ağlama ki telaşlanmasın, ağlama ki güneş hiç batmasın, ağlama ki gülüşlerin içimi gökkuşağı görmüşüm misali heyecanlandırıp, huzura ulaştırsın..
Sen ağlama, hep gül...
Seni çok seviyorum ömrüm...
Sen ağladığında benim yüreğim yanar, içimi tarifsiz bir acı kaplar..
Sen ağladığında durur dünya, güzel hiç bir şey kalmaz kainatta!
Ağlama bebeğim, ağlama nefesim..
Sen ağladığında kesilir nefesim, sıkışır kalbim..
Sen hiç acı çekme, hiç bulmasın acılar seni, üzüntüler, kederler...
Biraz önce anneannenle konuştum, onunlasın gündüzleri.. Seni sıcacık yatağında sabahları nasıl içim kan ağlayarak bırakıyorum bir bilsen..
Çalışan anneyim lanet olsun.. Çalışmak zorunda olan anneyim sırf senin geleceğin için.. Sen ağlıyordun arkadan, içim yandı, tüylerim ürperdi.. Meğer karnın ağrıyormuş, kakanı yapamamışsın.. Tüm dünya meselelerinden daha önemli şuan benim için kaka yapman.. Bunu ilerde sen de baba olduğunda anlayacaksın inşallah..
Bana derlerdi anne olunca anlarsın, meğer ne haklılarmış.. Kokusuna kurban olduğum, göz yaşına dünyaları yerinden hoplatacağım, yakacağım canım oğlum! Sen hiç ağlama, hiç üzülme, hiç canın yanmasın..
Senin canın yanarsa benim içim yanar.. Senin canın yanarsa benim kalbim ağlar, elim kolum tutmaz..
Çok güzel bakılıyorsun, tek avuntum bu.. Sensiz kalmamı kolaylaştıracak elbet hiç bir şey yok yer yüzünde ama acımı hafifleten tek şey emin ellerde olman..
Belki en özel anlarında yanında olamayacağım.. Belki ilk defa bana değil, boşluğa diyeceksin "Anne" kelimesini ve ben duyamayacağım, belki ilk adımında elinden tutan ben olamayacağım ama ilerde sırf sen daha rahat et diye şuan senden uzak kalmam.. Bir teraziye koysam seninle olup sana daha daha iyi bir hayat yaşatamamak mı yoksa seninle olmayıp sana daha iyi bir hayat yaşatmak mı?
İnan cevabını şuan bilmiyorum annem ama sadece seninle olmak istiyorum. İlk uyandığında kulaklarınla oynayıp nazlanmalarını, gülücüklerini, sonra acıktığında biberona saldırışlarını çok arıyorum bu iş yeri masasında, senden çok uzakta..
Sen ağlama bal böceğim, yüreğimi dağlama..
Ağlama ki annen mutlu olsun, ağlama ki telaşlanmasın, ağlama ki güneş hiç batmasın, ağlama ki gülüşlerin içimi gökkuşağı görmüşüm misali heyecanlandırıp, huzura ulaştırsın..
Sen ağlama, hep gül...
Seni çok seviyorum ömrüm...
KANIM, CANIM , EFEKAN'IM
Aloha,
24.06.2012 günü başlayan değişim rüzgarının beni 19.04.2013 tarihinde lokum balığım Efekan Atmaca'nın annesi olma şerefine nail edeceğini o günlerde nereden bilebilirdim...
Düğün hazırlıkları, ev kurma, 3 adet kafe açabilecek kadar çeyizlik bardak düzme serüvenlerimden sonra o gün, o muhteşem gün saygıdeğer eşim Volkan Atmaca ile dünya evine girmiş bulundum bir kere.. .
Evliliğin ilk günleri güzeldi evet ne yalan söyleyeyim, sevdiğin adamla aynı evde yaşamak beraber yemek içmek akşamın sonunda evlere dağılmayacak olmanın rahatlığı vs harika iken balayından gelince !!!!! bavulları açıp çamaşır yıkama startını vermiş bulundum.. e tabi yemek de yapmak lazım.. O günden itibaren 25 Ağustos a kadar tipik küçük ev kadını şeklinde kocasına yemek yapan, donlarını falan ütüleyen bir yeni gelin modunda bir güzeldim bir güzeldim sormayın...
Efekan'ın doğumuna kadar olanları hızlı hızlı geçeceğim. Esas hayatım Efekan'ın doğumuyla başladı çünkü..
25 Ağustos günü iş çıkışında ben bir hamilelik testi alayım dedim, malum belirtiler baş gösterince.. Eve geldim testi uyguladım aman bir de ne göreyim, iki çizgi.. O an neler yaşadığımı kime ne şekilde izah edeceğimi bilmiyorum. Belki çoğu insan ayıplayacak ama evet ben çok üzüldüm..
Henüz 2 aylık evliydim, çocuk en az 2 senelik planlarımın herhangi bir yerinde köşesinde değildi. Volkan eve geldiğinde deli gibi ağlıyordum ve onun da benim de aklımda aynı şey, aynı soru.. Şimdi ne olacak?
O gece Volkan'ın ağbi dediği Ahmet ve eşi Elif ile yemeğe çıkacaktık. Yanlarında dünya tatlısı oğulları Ege'yi getirmeleri belki de çocuk isteme fikrimizin kökten değişmesine neden oldu..
Esasında biraz beklenir, düşünülür öyle söylenir çevreye değil mi bu gibi hamilelikler.. Biz de tam tersi oldu öğrendiğimiz gün moral bozukluğu ve "ne yapacağız şimdi?" sorusu eşliğinde abi ve abla olarak gördüğümüz Ahmet ve Elif'e söyleyiverdik..
İyi ki söylemişiz.. Şuan Efekan hayatımdaysa belki de onların sayesinde.. Evet aldırmama ihtimalimiz belki yüksekti ama vardı da.. Ancak oğulları Ege ile serüvenlerini bizlerle paylaşınca esasında hayatımıza katılacak yeni bir bireyin hayatımızı ne kadar güzel yönde değiştireceği kanısına vardık..
Ertesi gün hastaneye gittiğimizde yanımızda abimin eşi Ebru vardı çünkü aileden başka kimseye söyleyemezdim bu durumu.. En önemlisi annem, çok kızacaktı.. Kan verdik sonuçları bir aldık ki bildiğin hamileyim..
Ailede hamileliğim şaşkınlıkla birlikte mutlulukla karşılandı aslında, özellikle annem çığlık atıp inanmadı ama sonunda onu inandırabildik.. Ancak bir sorun vardı, ben akdeniz anemisi taşıyıcısıydım ve eşimle nikah günü alırken sağlık raporunda Volkan'da da o tarz bir şeyler olduğu kulağımıza çalınmıştı ve dikkat etmemiz konusunda uyarılmıştık..
ee şimdi ne olacak???
En önemli noktayı atladım 25 Ağustos Cuma günü hamile olduğumu öğrenmiştim ama 28 Ağustos Pazartesi Volkan Afrika'ya gidiyordu ve 2 ay oradaydı. Dıdıdıdım...
Pazartesi onu yolcu ettik, doktorumla konuştuk kalp atışını duydum ama duymak istemiyordum.. Çünkü hasta olma olasılığı vardı iki Akdeniz Anemisi taşıyıcısının çocukları Akdeniz Anemisi yani TALESEMI olabiliyordu ve bu da gerçekten çok zor bir hastalıktı.. Doktor kalp atışını açıp bize dinletirken kafamı ultrason ekranına çevirmedim bile.. Kendimi her şeye hazırlamalıydım CVS sonucu eğer bebek hasta çıkarsa doğmayacaktı.. Volkan Afrika'daydı, annemler yanımdaydı ama bu gibi durumlarda nedense kocam da kocam diyiveriyordum..
Hamileliğimin ilk haftalarında kocam yanında olmadığı için bir çok pişmanlıklarım oldu. Ama hepsi 14 Ekim'e kadardı. Volkan Afrika'dan döndü ve hummalı sağlık araştırmaları startı verildi.
Kilolu olduğum için ilk etapta yapılacak olan CVS işleminde iğne rahmime yetişmediii.. Aman tanrım kabustu, o kadar hazırlamıştım ki kendimi, olmalıydı o gün, yok muydu başka uzun, büyük bir iğne? Maalesef yoktu.. Neyse bekleyelim dedik.. Bebek oldu 15-16 haftalık..
Bir daha gittik ama nasıl dişim ağrıyor, doktoruma söyledim "dişim çok kötü"..
Cevap: " Üzgünüm Ece hanım dişçinizden dişinizde apse olmadığına dair kağıt almanız gerekiyor aksi takdirde dişinizde apse varken bu işlemi yaparsam 24 saat içinde bebek ölür hatta siz bile ölürsünüz, iltihap rahimden içeri girer.."
Yo olamaz! Artık bilmeliyim, benimle mi kalacak gidecek mi? Saat akşamın 7 siydi ve muayenehaneden abim, Volkan ve annemle koşarak çıktım dişçi arıyordum çevrede bugün olmalıydı bu işlem.. Açık dişçi bulabildik, diş hekimi bir baktı ki fındık büyüklüğünde apse var dişimde.. Apse tedavisi şart.. Uzun süren apse tedavisi sonucunda iyileşen apse 3. muayenehaneye gidip CVS yaptıracağımız günün bir gece öncesinde yine hortladı ve bu sefer diş hekimi dişi çekmemiz lazım dedi.
Ön dişim çekildi arkadaşım!
Bebek annenin her şeyini emermiş ama dişlerimden ne istedim a be oğlum..!
Tüm bu süreç sonunca Efekan 20 haftalık olmuştu ve CVS şansımızı kaybetmiştik ve en acısı da ben hala içimde bir can taşıdığım fikrini kabullenemiyordum, bağlanamıyordum... Ya hasta çıkarsa ve giderse, bağlanırsam ne yapardım o zaman...
20 Haftada Kadıköy Şifa Hastanesinde Amniosentezim gerçekleşti..
Sonuç 1 ayda çıktı neredeyse ve Efekan 6 aylık olmuştu sağlıklı olduğunu öğrendiğimizde.. 6 aydan sonra ben ilk defa kendimi hamile olarak, anne olacak bir genç kadın olarak hissetmiştim gözümden yaşlar süzülürken..
Sonrası hep koşturma 36. haftaya kadar çalışan bir hamile olarak günler nasıl geçti anlamadım.. 34. haftamda arkadaşlarım tarafından bana sürpriz yapılan shower partim hamileliğimin en güzel günlerinden biriydi...
Geldi 19.04.2013.. Bir gece öncesini tarif edemem.. O heyecan, o korku, yarın kesip biçecekler seni ama kaçarın yok!
İllaki çıkaracağım Efekan'ı, öyle ya da böyle... kaçınılmaz sona yaklaştık.. O gece hiç durmadı Efekan, adeta çıkacağını farketmiş gibi içimde taklalar atıyordu..
Gece hiç uyumadım.. Sabah 8 de hastanedeydik..
Arkadaşımız Nurkut'un objektifinden sezeryan öncesi kareler...
Ve o an!!!!!!!!!!!!!
O an nasıl unutulabilir? Ömrümün sonuna kadar hatırlayacağım yegane anların başında... İlk görüş, ilk dokunuş, ağlamasını ilk duyuş..
Ben anne oldum, ötesi var mı? Yok.. Her şeyden daha önemli, öncelikli, 19.04.2013 tarihi itibariyle hiç bir günüm eskisi gibi olmayacak, hiç bir uykum, hiç bir yemek yemem, hiç bir sokağa çıkışım.. Çünkü artık kalbimde oğlum var!
Uyurken uykularım bölünüyor ağlamalarıyla... Büyüse, kocaman olsa evlense bile uyumadan önce en son düşündüğüm şey hep o olacak... Yemeklerimi bölecek, o yemeden yiyemeyeceğim yemeğimi, onu düşünmeden sokak kapısından çıkamayacağım, iş yerinde bilgisayarımın masa üstü fotoğrafı onun fotoğrafı olacak... Eskiden kendime ve Volkan'a bir sürü şey alırken artık azaltıp daha fazlasını ona alacağım. O hasta olunca uyumayacağım, hep başında durup elini tutacağım.. O ilk adımlarını atarken elinden tutacağım belim kopsa da.. Asla off demeyeceğim. Ona her şeyin en doğrusunu öğreteceğim. Büyüyüp çok yakışıklı bir adam olduğunda onunla oturup konuşabilmek için kendimi hep geliştireceğim. Kimseden eksik, az kalmayacak! buna izin vermeyeceğim, her şeyi tam olacak, onun için hep çalışacağım, yılmayacağım.. Olmasa da oldurtacağım, Sadece onun için bunları yapacak gücüm olacak.. Sadece onun için uykusuzluğa, açlığa , asosyalliğe, acıya dayanabilirim. Kimsenin üzülmesine onun üzülmesi kadar üzülmeyeceğim ve birine sarılırken ona sarıldığım zaman ki gibi içim titremeyecek, içimde fırtınalar kopmayacak.... O bana emanet en değerli hediye..
Devamı gelecek....
24.06.2012 günü başlayan değişim rüzgarının beni 19.04.2013 tarihinde lokum balığım Efekan Atmaca'nın annesi olma şerefine nail edeceğini o günlerde nereden bilebilirdim...
Düğün hazırlıkları, ev kurma, 3 adet kafe açabilecek kadar çeyizlik bardak düzme serüvenlerimden sonra o gün, o muhteşem gün saygıdeğer eşim Volkan Atmaca ile dünya evine girmiş bulundum bir kere.. .
Evliliğin ilk günleri güzeldi evet ne yalan söyleyeyim, sevdiğin adamla aynı evde yaşamak beraber yemek içmek akşamın sonunda evlere dağılmayacak olmanın rahatlığı vs harika iken balayından gelince !!!!! bavulları açıp çamaşır yıkama startını vermiş bulundum.. e tabi yemek de yapmak lazım.. O günden itibaren 25 Ağustos a kadar tipik küçük ev kadını şeklinde kocasına yemek yapan, donlarını falan ütüleyen bir yeni gelin modunda bir güzeldim bir güzeldim sormayın...
Efekan'ın doğumuna kadar olanları hızlı hızlı geçeceğim. Esas hayatım Efekan'ın doğumuyla başladı çünkü..
25 Ağustos günü iş çıkışında ben bir hamilelik testi alayım dedim, malum belirtiler baş gösterince.. Eve geldim testi uyguladım aman bir de ne göreyim, iki çizgi.. O an neler yaşadığımı kime ne şekilde izah edeceğimi bilmiyorum. Belki çoğu insan ayıplayacak ama evet ben çok üzüldüm..
Henüz 2 aylık evliydim, çocuk en az 2 senelik planlarımın herhangi bir yerinde köşesinde değildi. Volkan eve geldiğinde deli gibi ağlıyordum ve onun da benim de aklımda aynı şey, aynı soru.. Şimdi ne olacak?
O gece Volkan'ın ağbi dediği Ahmet ve eşi Elif ile yemeğe çıkacaktık. Yanlarında dünya tatlısı oğulları Ege'yi getirmeleri belki de çocuk isteme fikrimizin kökten değişmesine neden oldu..
Esasında biraz beklenir, düşünülür öyle söylenir çevreye değil mi bu gibi hamilelikler.. Biz de tam tersi oldu öğrendiğimiz gün moral bozukluğu ve "ne yapacağız şimdi?" sorusu eşliğinde abi ve abla olarak gördüğümüz Ahmet ve Elif'e söyleyiverdik..
İyi ki söylemişiz.. Şuan Efekan hayatımdaysa belki de onların sayesinde.. Evet aldırmama ihtimalimiz belki yüksekti ama vardı da.. Ancak oğulları Ege ile serüvenlerini bizlerle paylaşınca esasında hayatımıza katılacak yeni bir bireyin hayatımızı ne kadar güzel yönde değiştireceği kanısına vardık..
Ertesi gün hastaneye gittiğimizde yanımızda abimin eşi Ebru vardı çünkü aileden başka kimseye söyleyemezdim bu durumu.. En önemlisi annem, çok kızacaktı.. Kan verdik sonuçları bir aldık ki bildiğin hamileyim..
Ailede hamileliğim şaşkınlıkla birlikte mutlulukla karşılandı aslında, özellikle annem çığlık atıp inanmadı ama sonunda onu inandırabildik.. Ancak bir sorun vardı, ben akdeniz anemisi taşıyıcısıydım ve eşimle nikah günü alırken sağlık raporunda Volkan'da da o tarz bir şeyler olduğu kulağımıza çalınmıştı ve dikkat etmemiz konusunda uyarılmıştık..
ee şimdi ne olacak???
En önemli noktayı atladım 25 Ağustos Cuma günü hamile olduğumu öğrenmiştim ama 28 Ağustos Pazartesi Volkan Afrika'ya gidiyordu ve 2 ay oradaydı. Dıdıdıdım...
Pazartesi onu yolcu ettik, doktorumla konuştuk kalp atışını duydum ama duymak istemiyordum.. Çünkü hasta olma olasılığı vardı iki Akdeniz Anemisi taşıyıcısının çocukları Akdeniz Anemisi yani TALESEMI olabiliyordu ve bu da gerçekten çok zor bir hastalıktı.. Doktor kalp atışını açıp bize dinletirken kafamı ultrason ekranına çevirmedim bile.. Kendimi her şeye hazırlamalıydım CVS sonucu eğer bebek hasta çıkarsa doğmayacaktı.. Volkan Afrika'daydı, annemler yanımdaydı ama bu gibi durumlarda nedense kocam da kocam diyiveriyordum..
Hamileliğimin ilk haftalarında kocam yanında olmadığı için bir çok pişmanlıklarım oldu. Ama hepsi 14 Ekim'e kadardı. Volkan Afrika'dan döndü ve hummalı sağlık araştırmaları startı verildi.
Kilolu olduğum için ilk etapta yapılacak olan CVS işleminde iğne rahmime yetişmediii.. Aman tanrım kabustu, o kadar hazırlamıştım ki kendimi, olmalıydı o gün, yok muydu başka uzun, büyük bir iğne? Maalesef yoktu.. Neyse bekleyelim dedik.. Bebek oldu 15-16 haftalık..
Bir daha gittik ama nasıl dişim ağrıyor, doktoruma söyledim "dişim çok kötü"..
Cevap: " Üzgünüm Ece hanım dişçinizden dişinizde apse olmadığına dair kağıt almanız gerekiyor aksi takdirde dişinizde apse varken bu işlemi yaparsam 24 saat içinde bebek ölür hatta siz bile ölürsünüz, iltihap rahimden içeri girer.."
Yo olamaz! Artık bilmeliyim, benimle mi kalacak gidecek mi? Saat akşamın 7 siydi ve muayenehaneden abim, Volkan ve annemle koşarak çıktım dişçi arıyordum çevrede bugün olmalıydı bu işlem.. Açık dişçi bulabildik, diş hekimi bir baktı ki fındık büyüklüğünde apse var dişimde.. Apse tedavisi şart.. Uzun süren apse tedavisi sonucunda iyileşen apse 3. muayenehaneye gidip CVS yaptıracağımız günün bir gece öncesinde yine hortladı ve bu sefer diş hekimi dişi çekmemiz lazım dedi.
Ön dişim çekildi arkadaşım!
Bebek annenin her şeyini emermiş ama dişlerimden ne istedim a be oğlum..!
Tüm bu süreç sonunca Efekan 20 haftalık olmuştu ve CVS şansımızı kaybetmiştik ve en acısı da ben hala içimde bir can taşıdığım fikrini kabullenemiyordum, bağlanamıyordum... Ya hasta çıkarsa ve giderse, bağlanırsam ne yapardım o zaman...
20 Haftada Kadıköy Şifa Hastanesinde Amniosentezim gerçekleşti..
Sonuç 1 ayda çıktı neredeyse ve Efekan 6 aylık olmuştu sağlıklı olduğunu öğrendiğimizde.. 6 aydan sonra ben ilk defa kendimi hamile olarak, anne olacak bir genç kadın olarak hissetmiştim gözümden yaşlar süzülürken..
Sonrası hep koşturma 36. haftaya kadar çalışan bir hamile olarak günler nasıl geçti anlamadım.. 34. haftamda arkadaşlarım tarafından bana sürpriz yapılan shower partim hamileliğimin en güzel günlerinden biriydi...
Geldi 19.04.2013.. Bir gece öncesini tarif edemem.. O heyecan, o korku, yarın kesip biçecekler seni ama kaçarın yok!
İllaki çıkaracağım Efekan'ı, öyle ya da böyle... kaçınılmaz sona yaklaştık.. O gece hiç durmadı Efekan, adeta çıkacağını farketmiş gibi içimde taklalar atıyordu..
Gece hiç uyumadım.. Sabah 8 de hastanedeydik..
Arkadaşımız Nurkut'un objektifinden sezeryan öncesi kareler...
Ve o an!!!!!!!!!!!!!
O an nasıl unutulabilir? Ömrümün sonuna kadar hatırlayacağım yegane anların başında... İlk görüş, ilk dokunuş, ağlamasını ilk duyuş..
Ben anne oldum, ötesi var mı? Yok.. Her şeyden daha önemli, öncelikli, 19.04.2013 tarihi itibariyle hiç bir günüm eskisi gibi olmayacak, hiç bir uykum, hiç bir yemek yemem, hiç bir sokağa çıkışım.. Çünkü artık kalbimde oğlum var!
Uyurken uykularım bölünüyor ağlamalarıyla... Büyüse, kocaman olsa evlense bile uyumadan önce en son düşündüğüm şey hep o olacak... Yemeklerimi bölecek, o yemeden yiyemeyeceğim yemeğimi, onu düşünmeden sokak kapısından çıkamayacağım, iş yerinde bilgisayarımın masa üstü fotoğrafı onun fotoğrafı olacak... Eskiden kendime ve Volkan'a bir sürü şey alırken artık azaltıp daha fazlasını ona alacağım. O hasta olunca uyumayacağım, hep başında durup elini tutacağım.. O ilk adımlarını atarken elinden tutacağım belim kopsa da.. Asla off demeyeceğim. Ona her şeyin en doğrusunu öğreteceğim. Büyüyüp çok yakışıklı bir adam olduğunda onunla oturup konuşabilmek için kendimi hep geliştireceğim. Kimseden eksik, az kalmayacak! buna izin vermeyeceğim, her şeyi tam olacak, onun için hep çalışacağım, yılmayacağım.. Olmasa da oldurtacağım, Sadece onun için bunları yapacak gücüm olacak.. Sadece onun için uykusuzluğa, açlığa , asosyalliğe, acıya dayanabilirim. Kimsenin üzülmesine onun üzülmesi kadar üzülmeyeceğim ve birine sarılırken ona sarıldığım zaman ki gibi içim titremeyecek, içimde fırtınalar kopmayacak.... O bana emanet en değerli hediye..
Devamı gelecek....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)